• bir şeyi oynamak, onu olmayı gerektirir.

    amerikanya'nın mojave çölü'nde yaşayan yerlilerin çizdiği mağara resimleri var. bu resimler, çeşitli ayinler sonucunda çiziliyor. ressamlar ise resimlerin kendileri tarafından değil "kaya cüceleri" veya "çöl ruhları" tarafından çizildiğini iddia ediyorlar. adam öyle bir transa girmiş ki, kendi kimliğinden geçmiş, varlığına inandığı ruhları bedeninde hissetmiş ve kendini tamamen devreden çıkarmış. "o" olmayı başarmış.

    bu abiler muhtemelen mantar falan kullanıyor o ayrı mevzu. ama bu örnek, rol yapmanın tam olarak ne olduğunu anlatıyor bence.

    sanford meisner'e göre, oyuncunun ilk vazifesi "ben"den uzaklaşmak ve partnerin aksiyonuna göre reaksiyon göstermektir. çünkü oyuncu kendisiyle fazla meşgul olduğunda kendini içinde bulunduğu role ve karakterin yaşadığı ana kaptıramaz. bu yüzden, meisner metodunda ilk olarak partneri kusursuz dinlemek ve anlamak öğretilir.

    şimdi bu ekol şunu iddia ediyor; bedenimiz zaten ne yapması gerektiğini biliyor. mesela birisi size vurduğunda ne yapacağınızı oturup uzun uzun düşünmezsiniz. ya kaçarsınız, ya geri vurursunuz ve bu refleksi bir saniyeden daha kısa bir sürede gösterirsiniz. çünkü bedenimiz, tehlike anında ne bok yemesi gerektiğini içgüdüsel olarak bilir. rol yapmak da karakterin bulunduğu ruh halini ve içinde bulunduğu anı benimseyip kendini bu gerçekliğin getirdiği reaksiyona bırakmakla ilgilidir.

    bu olmadığında ne mi oluyor? müsamereden hallice tiyatro oyunları ve ölü balık gibi bakan oyuncuların 10 saat bakıştığı dandik ötesi diziler.