şurada bahsettiğim gibi ilerliyoruz. takım hızlı değil, çok hızlı oynuyor. o kadar hızlı oynuyoruz ki 90 dakikalık maçın çeşitli dilimlerinde bambaşka beşiktaşlara maruz kalıyoruz. serdar ali çelikler şahane ifade etti bunu aslında:
"ilk 30 dak'kadaki beşiktaş açık ara şampiyon olur, ikinci 30 dak'kadaki beşiktaş üçüncü olur, 60'la 90 arasındaki beşiktaş ise ilk 5'e giremez," şeklinde...
öylesine inanılmaz bir tempo yapıyor ki beşiktaş, biz ülke futbolu olarak zaten eloğlunun alışkanlık haline getirdiği bu tempolara hiçbir şartta direnç gösteremediğimiz için avrupa'dan sürekli eli boş dönüyoruz. işte o tempolara vurduğu için bugün yıkıp geçiyor ligi takım.
buna direnç gösteren olacak mı? ya, yarım saatte rakibi darmaduman ediyoruz; elbette ki şu anda tüm dikkatleri üzerimize çektik ve her kulüp şu anda yaldır yaldır bu denklemi çözme derdine düşmüştür. çok kaliteli ayaklara sahip bir rakibi durdurabilmek kolay değil ancak bir takımın ilk yarım saatlik dilimdeki beşiktaş temposuna çıkması da pek mümkün değil. beşiktaş'ı ilk dilimde durdurmak zorundalar. bu mümkün olabilecek mi, ben de gayet merak ediyorum.
-
-
ben eğer şenol güneş'i azıcık tanıyorsam gedson fernandes merkez orta sahanın defansif tarafında rol alır bu takımda. yanına prime atiba hutchinson gibi manuel fernandes gibi vücudunu kullanarak topu kendi ekseni etrafında saklayabilen bir oyun kurucu&pasör orta saha gerekli. her ne kadar başarılı bir ilk yarı geçirmiş olsa da salih uçan bu rolün karşılığı değil. manchester united'tan fred ne de rüya gibi bir beşiktaş merkez orta sahasına yol açar mesela?
-
bu sezonu kör topal ligin sonuna kadar götürürüz de şampiyon olmak için biraz para harcamamız gerektiğinden önümüzdeki sezon planlarına vakit ayırmak daha mantıklı.
n'koudou ve redmond'ı ilk onbirde oynatmaktansa hamle olarak kullanmak beşiktaş oyun anlayışının gereği. bu böyle değilmiş gibi yapmaktan vazgeçmek gerek. gerek fenerbahçe gerekse de galatasaray bu tip uçan kaçan oyunculardan verim alabiliyor. ancak biz ezelden beri ofansif oyunu düşünüp rakip ceza sahası çevresine yerleşmekten keyif alan bir camiayız. geniş alanlarda etkili olabilecek hızlı hücumcular pek işimize yaramıyor. bunun örneği neredeyse hiç yok. şampiyonlar ligi'nde dev rakiplerle mücadele etsek neyse...
tüm şampiyon beşiktaş kadrolarının kanat rotasyonlarında alışıldık oyuncu modellerine rastlıyoruz. quaresma ve ghezzal gibi gerek pas oyunu, gerek asist, gerekse de şut tehdidinde varlık sergileyen sağ kanat oyun kurucusu ve babel gibi, cenk gibi, larin gibi bitiriciliği iyi, içe katedip şut tehdidi yaratabilecek veya arka direkte hava üstünlüğünü kullanarak gol dokunuşları yapabilecek sol forvet. iç sahada kendi ceza saha çevresine duvar ören takımlara karşı etkili kontralar yakalayamazsınız. şanlıurfa maçının kahramanı ilan edilen n'koudou'nun gol vuruşunu yaptığı yerin aslında sol forvetin veya santraforun olması gereken olduğunu görmek bile bunu anlayabilmek adına yeterli.
weghorst'tan hoşlandığım çok söylenemez. önümüzdeki sezon adına ileri uçta muleka, sağda ghezzal, solda ise cenk tercihlerinin doğru şekilde rotasyonlandıkları takdirde etkili olacağını düşünüyorum. bir veya iki farklı skor üstünlüğünü elde ettiğimiz anda rakip baskı kurmaya çalışacaktır ve n'koudou ile redmond'tan tam olarak bu esnada fayda alabiliriz. hatta bana kalırsa bunların ikisini birden kadroda tutmak gereğinden fazla lüks bile?
merkezde gedson'un yanına genç bir atiba veya daha kontrollü ve ayağa pasla oynayacak bir josef ihtiyacımız var. bunların önüne talisca gibi rakibe korku verecek bir şutör kondurduğumuz anda özellikle iç saha maçlarındaki psikolojik üstünlüğü neredeyse tamamen ele geçiririz.
her ne kadar form durumu kötü olsa da rosier'den vazgeçmek gibi bir lükse sahip olmadığımızı bilmek lazım. yerli kullanmak zorunda olduğumuz solda kiralık gelecek rıdvan dışında pek bir seçeneğimiz yok. saiss'in kaldığını düşünürsek yerli vida olarak kullanabileceğimiz çağlar söyüncü'yü de çekebilirsek, doğru düzgün bir kaleciyle birlikte sezonun açık ara favorisi oluruz.
tüm bunlar için harcanacak paranın çok da fazla olmadığını düşünüyorum. -
noldu ya?
-
hangi açıdan n'oldu? sampiyonluksa olacak olan buydu zaten. beklenmedik birşey olmadı. kulüpten yapılan açıklama ise gayet normal. taraftar olmak başka, kulüp yönetmek başka. gördükleri baskının boyutunu tahmin dahi edemeyiz. koç grubu bile geri adım atmak zorunda kaldı. beşiktaş yönetiminin de böyle bir atmosferde kahraman olmasını beklemek inanılmaz hayalperest bir yaklaşım olurdu. gelgelelim kulübün resmi açıklamasının taraftar özelinde bir etkisi olacağını düşünmüyorum.
-
yok cidden sormuştum. her yerde acayip popüler bir konu da o yüzden sordum.
-
beşiktaşın popülerliği bir haber değeri taşımıyor.
-
(see: hahahahahahahaha)
-
redmond 500m dolar mk
-
ikinciliği bence garantiledi. bence üçüncü olmak daha doğru olurdu. kısmet...