• çaya zam gelmemişti o zamanlar.

  • hem entry'de hem de özel mesajda şahsıma küfür ve hakaret ettiği için. çok önceden tehdit vardı bir de. özel mesajlardan haberinizin olmaması normal. maalesef ki ilk vukuatı da değildi. yoksa kimse bana küfürünü sallamazdı. ben de sallamamıştım. fyf ve juliete bulaşmasa oynamaya devam ederdi. zombi olacaktı aslında bu arada, gerek yok dedim 10 kişilik sözlükte. gerek varmış aslında, çaylak olunca attığı mesajlardan bunu anladım.
    allah kimseye 10 kişilik sözlükte dandik sözlük hesabı için tanımadığı insana kansız diye mesaj atacak kadar şuurunu kaybettirmesin.

    sürpriz bilgi: kendisini şikayet etmedim:) vesile oldum diyelim.

  • (see: @sez)küfür diyince aklıma şey geldi. sen de zamanında atatürk'e hakaret etmiştin .

  • yürü git savcılığa ver

  • maalesef ben seni şikayet etmedim. hadi bakalım kankinle kafa kafaya verip bir değerlendirin, çıkarım yapabilecek misiniz?
    ama etmeliymişim aslında, sonradan fark ettim.
    senin sıkıntın kendinle, benimle ya da buradaki diğer kişilerle değil. o yüzden kendin çöz. benim kafamı ütüleme.

  • frante senin kankin kim?

  • ağlamaya devam edebilirsin.

  • sen bu sözlüğü hiç tanımamışsın delikanlı. burada kaos hiç eksik olmaz. godforsaken bir yer burası.

  • bu entri yazıp beş dak'ka sonra silme meselesi de moda oldu. sanki başlığı ben açmışım gibi olmuş. koskoca insanlarsınız, yaptığınız hareketlere bak?

    madem ki yapıştırdım bir entri daha, şu mesele hakkındaki fikrimi de belirteyim.

    özel mesaj yoluyla şahsımla da tartışılan bir mesele bu frante'nin çaylak olma meselesi. tartışılan derken 'bahsi edilen' demek istiyorum. herhangi bir 'taraf' olmadan alabildiğine objektif izah etmeye çalıştışmıştım naçizane... neyse ne...

    şunu söylemek için cümle kuruyorum.

    sözlüğün kuruluşundan bugüne pek çok insanla tanıştık, ettik, haşır neşir olduk. frante ve sez de bu mukabilden insanlar. frante'yle hiçbir sorunum yok. cici bulurum, gülerim, ederim, konuşuruz ederiz. sez zaten on numara insan. vakt-i evvelinde çok kapışırdık. sözlükte en çok kapıştıklarım listesinde açık ara 1 numaradır. hatta yanlış hatırlamıyorsam onun yüzünden çaylak olmuşluğum bile var. ama dediğim gibi ciciş mi ciciş bir afacan...

    ya şimdi bu ön açıklamayı yaptım falan ve aslında bunları söyledikten sonra tam da, "derdinizi sikeyim," diyesi geliyor insanın ancak bi'şeyi belirtmem gerekli.

    şimdi bu çok marifet falan değil ama ben kötüsözlük'ün kuruluşundan bugüne eksi oy butonunu aşındıran bir kimse değilim. tee o ilk kuruluştan bugünlere toplasan 8-10 defa basmamışımdır. bu butonu yeni kötü sözlük'te de 2 defa kullandım. ilki, birkucaktaoturuyorum'un sözlüğe ilk cümlelerini kurduğu sıralarda ymlac'a adlı adınca sövdüğü bir entrisineydi. yakınlardır, bilmemnelerdir, beni ilgilendirmez. hoşuma gitmemişti ve eksiyi çakmıştım. hatta yanlış hatırlamıyorsam şikayet butonunu bile aşındırmıştım.

    neyse... sözlükteki ikinci eksi oyum ise frante'nin bu başlığa konu olan ilgili entrisineydi. ve elbette ki ben o eksi oyu kullandığım anda frante çaylak falan da değildi. eksi oy verdim, çünkü hoş değildi.

    yani frante ve sez kusuruma bakmasınlar, meseleyi böyle gereksiz yere uzatmak istemezdim ancak dile getirmeden de geçemedim. yazıklar olsun hepinize.

  • ben frante'nin kiminle kavga ettiğini dahi bilmiyordum. az önceye kadar. keza sez mahlaslı yazarın 1988 olduğunu da geçen akşam ibni'nin entrysinde gördüm ki yanlış hatırlamıyorsam frante zaten çaylaktı.
    konuya olan ilgim bu civarlarda yani.

    burada mesele şahısların kim olduğundan ziyade " sanane aq" yazdı diye ceza almasıydı.
    bunu söylemeyen yok. geçen gün de yazdım frante'ye denyo diyen vatandaşa ceza filan verilmedi.
    bir yazar birine küfür ettiyse ceza almalı ama işlediği suçtan dolayı almalı 'sanane aq' dedi diye değil.
    böyle kayırmacılıklar çifte standartlar tadını kaçırıyor.

    uykum var amk.